Yapay Olan Zeka mı?

Özer Türkgeldi, yapay zeka ile ortaya çıkarılan sanat eserlerinin samimiyetini ve ruhani tatmini sorgularken, metal müziğin gerçek duygularını ve sahiciliğini savunuyor. Yazıda, teknolojinin sanata olan etkilerini ele alıyor.

Yapay Olan Zeka mı?

Merhaba. Öncelikle, grubum HANOK ile birlikte yaptığımız albüm ve şarkılarımızdan, romanlarım ve tiyatro oyunlarımdan sonra burada da dilim döndüğünce düşüncelerimi sizlerle paylaşmak ve fikir alışverişinde bulunmak için AĞIRMEKAN ailesinin bir bireyi olmaktan dolayı çok mutlu olduğumu belirtmek isterim.

Metal Müzik ve Samimiyet

Her birimiz bu müziğin ve kültürün bir parçası olarak icracıları veya dinleyicileriyiz. Metalin duygularımıza ve yaşantımıza ne kadar etki ettiğini çok iyi biliyoruz. Bu müzikte duyduğumuz seslerin, rifflerin veya soloların her biri, her birimiz için ayrı bir anlam ifade etmekte. O eserlerin sahiplerinin bile yüklemediği anlamları yüklüyoruz belki de o şarkılara. Bana göre bu müzikte bizi çeken asıl şey, o eserlerdeki samimiyet. Sanatçıların duygularının – öfke, sevinç veya keder fark etmez – sahiciliği. Bu yazımda, günümüzde yapay zeka ile ortaya çıkarılan eserlerin bu samimiyete olan etkileri üzerine düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

Yapay Zeka ve Sanatın Samimiyeti

Belki de artık kırk yaşına gelmiş olmam veya genel olarak teknolojiyle arası iyi olmayan biri olmam nedeniyle, yapay zeka ile ortaya çıkarılan tüm sanat eserlerinde yukarıda bahsettiğim samimiyeti ve sahiciliği bulamıyorum. Doksanlı yılların efsunlu tadını almış olmamın da bunda etkisi olabilir. Bir albümün çıkmasını yıllarca beklemiş, kasetçiden alınan o eserin matbaa kokusunu bile içine çekmiş, o kapağın her bir santimini yıllarca incelemiş biri olarak bu hissi yakalayamıyorum. Sanatın bu kadar kolay yapılanını kabullenemiyorum. Kesinlikle bu alanda yapılan eserleri veya albüm kapaklarını küçümsemek veya kötülemek amacı gütmüyorum ve saygı da duyuyorum. Ancak yeni neslin bu konuda beni aydınlatmasına ihtiyacım var. Hele ki dinlediğimiz müzik, duyguların en yoğun yaşandığı ve sanatçılarının hislerinin en fazla hissedildiği metal müzik ise, ismi 'yapay' olan herhangi bir şey bile bir sıfır geride başlıyor bende. Teknik kolaylıkları veya zenginliği konusunda muhakkak artıları vardır. Ancak sanat eserini ortaya çıkarmanın yolunun 'kolaylaşması' ne kadar doğru bir öncelik olmalıdır, bu da kafamı kurcalayan bir soru.

Yenilikler ve Samimiyet

Ben de kendimce bir müzisyenim ve biz de grubumuzla birlikte çağın yeniliklerini kullanmaya çalışıyoruz. Ancak sınır işin neresinde olmalı? Kolaylık ve yenilikler duygularımızın samimiyetini ne kadar törpülüyor? Hele ki bu coğrafyada bu müziği icra etmek ve dinlemenin ne kadar zor olduğunu biliyor ve belki de zor olduğu için seviyorken, bu yolla bir şeyler üreten herkese saygı duymakla birlikte, yapay zeka ile ortaya çıkarılan bir eserin samimiyeti bana geçmiyor.

Toplum ve Hız Olgusu

Sonuçta ben sadece bir bireyim ama toplum algıları, özellikle yeni nesilin düşünceleri bugün yalnızca hız üzerine kurulu. Yapılmak istenen eylem ne olursa olsun önce çabuk olmalı. Sadece sanatta değil, telefonun, internetin, arabanın hatta bir futbol müsabakasının bile hızlı olanı makbul bugün. Her yapılan şey bir an önce sonuçlanmalı. Sürecin kendisinde yaşanacak olan güzelliğin bir önemi kalmadı. Yukarıda örneğini verdiğim eserlerin güzelliği belki de oradaydı. Sanatçı, üretim sürecinin keyfini çıkardığındandı. Hiçbirinin "bu albüm bir an önce çıksın, bir an önce dinlenmeye başlasın" diye bir kaygısı olmadığındandı belki de o eserlerin ömrünün yıllardır bitmemiş olması. Belki de insanları yapay zekayla bu kadar haşır neşir eden şey, bu 'hız' olgusundan kaynaklanan sosyolojik bir nedendir. Buradan sonra da işin sadece sanatsal boyutunu değil, daha manevi boyutu üzerine konuşmak gerekir.

Yapay Zeka ve Ruhani Tatmin

Evet, yapay zeka sayesinde artık birçok şey daha çabuk ortaya çıkıyor. Üretim her alanda artıyor ama bu bolluk bize ne kadar ruhani tatmin sağlıyor? Asla beni buna karşı biri olarak nitelendirmeyin. Özellikle sağlık alanındaki yapay zeka teknikleri ile üretilen tedavi ve bedensel ihtiyaçlara sunulan alternatif ilimleri hayranlıkla takip etmekteyim ve bu beni çok mutlu ediyor. Ancak sanat diyince, "hele orada bir dur bakalım yapaycım" demek istiyorum.

Sonuç olarak, taklit edilmemesi ve kolaylaştırılmaması gereken tek şey duygularımızdır diye düşünüyorum. Bırakalım da onları ortaya çıkarmak zor olsun, hızlı olmayıversin de aheste aheste yaratılsınlar. En nihayetinde müziğimize gelince; duygular gerçek, öfke gerçek, müzik gerçek ama 'zeka' yapay! Bilemedim dostlar…

Sevgiler…