Diary Of Dreams - If Performance Hall Konseri (30.10.2024)
Alman Goth/Darkwave efsanesi Diary of Dream tam tamına 7 yıl aradan sonra aynı mekanda sevenleriyle buluştu . Hüzün ve melankolinin hakim olduğu eşsiz bir gece yaşandı If Performance Hall'de.
Hayranı hatta tabiri caiz ise fanı olduğuım , hatta ve hatta dövmesini bile yaptırdığım bir müzik gurubunu bundan tam 7 yıl sonra tekrar görecek olmanın huzuru ve mutluluğu içerisindeydim.Diary Of Dreams 7 sene önce geldiğinde seyircisi sayısı o kadar azdı ki ; keza bu konserde de yine aynısının olacağını önceden tahmin etmiştim. Reklamının çok fazla yapılmaması olsun grubu çok iyi bilen bir kitle de olmadığı için; her ne kadar bilet fiyatı uygun olsa bile değişen hiç bir şey olmadı. İlk geldikleri dönemde Adrian Hates ile fotoğraf çekilip o anki heyecan ile dövmemi gösterdiğimdeki sevincini anlatamam tabii ki. Benim için çok değerli ve özel bir andı çünkü.
Aynı heyecan ile konser mekanına giriş yaptım. Ve benim ruhumun kralı Adrian Hates sahnedeydi. Grup çok fazla eleman değişikliği yaşamıştı bu tarihe kadar. Neyseki şu anki kadro ile bir süredir müzikal yaşantıklarına devam etmektedirler Adrian yine aynı samimi ve mütevazi duruşu ile sahneye yakışan bir frontman olduğunu gösterdi. Yurtdışında Mera Luna Festivali olsun , Casttle Fest gibi bir çok organizasyonda olsun kitlelere çalan bir grubun bu kadar az kişiye çalması epey üzücü bir durumdu ne yazık ki. " Viva La Bestia " ve arkasından " Epicon" ile devam eden grup en oldschcool ve eski bestelerinden olan " MeinschFeind " ile heyecan seviyemi yükseltti. Seyirciler arasından gözlemlediğim kadarı ile gerçekten Diary Of Dreams'i severek, bilerek ve hissederek izleyen kitleyi görmek de ayrı bir keyifli idi. " The Secret " çaldığında duygulandım , hüzünlendim , gözlerimden yaş geldi o an . Mutluluktan olmasının da dışında bazı bastırmadığım duygulardan da kaynaklandı sanırım."Giftarum "gibi klasikleşmiş bir DOD şarkısı da tabii olmazsa olmazlardandır her zaman."Malum " ve arkasından beni büyüleyip içine çeken ve tüylerimi diken diken eden " The Plague " vardı.Bu arada artı parantez acmak isterim şarkı listesinin sıralamasını karıştırmış olabilirim. Hatam var ise lütfen bunu bana belirtin. Grubun son dönemlerine ait sevdiğim bestelerden biri olan " Sinferno" ve deep melodilerin haklim olduğu "Decipher me " sonrasında gerçek bir klasik olan ve bir çok kişinin ezbere bilip konserde seyirci ile birilkte tek bir ağızdan söylenen " She and Her Darkness " vardı sırada. Hep derim eğer bir gün ölürsem mezara beni bu şarkı ile gömün diye. Işıklar kararmıştı , telefon ışıkları veya çakmakları yakıp herkes aynı atmosfer ile birlikte bu şarkıyı içtenlikle söylüyordu o an. Tam bir melankoli fırtınası vardı içeride. Kimi hüzünleniyor kimi ise farklı hayallere dalıp gidiyordu belki. Birden fazla versiyonu bulunan " Amok"un piano versiyonlu hali değil de daha elektronik darkwave halini hep dinlemek isterdim o da oldu sonunda. İlk konserde piano verisyonunu çalmışlardı diye hatırlıyorum. Diary of Dreams'in piyasada en çok tanınan albümlerinden biri olan " If " albümden çıkan " King of Nowhere " olmadan olur muydu konser. Tabii ki olmazdı. Yine son dönemlerinde en çok dinlediğim şarkılardan biri olan " Endless Nights " ve " Fatalist " i dinlemek ayrı bir huzur ve enerji kattı yüreğime. Gözlerimi sahneden bir an olsun ayıramadım , büyülenmiş halde izliyordum .Adrian, konser başından sonuna kadar samimi iletişimi devam ediyordu. Efsane " The Wedding " çalındığında ruhum paramparca bir halde , dalıp gitmiştim o diyarlardan . Benim için efsaneler efsanesi olan albüm " One of 18 angels " dan " Butterfly Dance " çalınca yine başladı melankoli bende , yine gözlerim doldu. " The Curse "efsanesi ardından grup bise girdi. Bis sonrası "Kindrom" ve " Ego X albümün hiti " Undividable ie konser sonlandı.
Konser sonrası bir yandan hüzün ve mutluluğu aynı anda yaşadım.Adrian Hates ile 7 yıl sonra tekrar resim çekilip kendisine siyah bandanamı hediye ettim çok sevindi. Ayrıca 7 yıl önceki resmimiz ve dövmeemi tekrar gösterdiğimde heyecanlandı ve o anı hatırladığını söyledi. Grup belki merch getirir diye niyetlenmiştim ama ne yazık ki merch standı yoktu. Çok özel bir gece idi benim için. Biliyorum ülkemizde bu darkwave kültür çok fazla gelişmedi ve seven kitle halen azınlıkta ama olur da bir gün ben bu dünyada olmaz isem belki de dinleyici kitlesi değişir bu ülkede kim bilir.