ACCEPT - Saints'n'Sinners 17 .10.2024 Küçükçiftlik Park Konseri
ALMAN PANZERLERİ KÜÇÜKÇİFTLİK PARKINI BASTI .
Kim derdi ki soğuk bir gecede, dolunay altında ve aynı zamanda yağmur eşliğinde Accept konseri izleyeceksin. Demek ki evren bu şekilde istemiş ve enerjilerini o şekilde yönlendirmiş Türk Metal dinleyicisi için. Seneler sonra, Alman Heavy Metal'inin gelişmesinde en büyük gruplardan biri olan efsane Accept'i izleyebilecek olmanın verdiği huzur ve heyecan dolu duygular ile KüçükÇiftlik Park yoluna koyuldum. Önceki buluşma tam 14 yıl önce olmuş. Üzerinden epey bir zaman geçmiş. Etrafta yaşını başını almış, gençliğinden beri Accept dinleyen abilerimiz, ablalarımız ve amcalarımızın mekânda tutku dolu bekleyişlerini görmek bile ayrı bir mutluluk veriyordu. Konsere yarım saat kala, her zaman olduğu gibi Adil Akbay'ın DJ'lik yaptığı playlistte Dio'dan Running Wild'a kadar mükemmel efsaneleri dinleyerek konser öncesi soğuk bir gecede ruhlarımızın ısınmasını sağladık.
Accept için alt grup olarak Saints'n'Sinners'ın seçilmesine gerçekten çok sevinmiştim. Hem kendilerinin reklamını yapması açısından hem de Türkiye'de böyle kaliteli işler döndüğünü tüm dünyanın görmesi gurur verici idi. Her zaman sanki bir Türk grubu gibi değil de Avrupai, modern bir sounda sahip olduklarını düşünüyorum. Mehmet'in sesini mükemmel kullanımı, Deniz'in mükemmel besteleri her zaman başarılı bulduğum ve çok iyi yerlere gelmesini istediğim bir grup. Mehmet'in konserdeki enerjisi, seyirciyle olan diyaloğu gerçekten çok sıcak ve samimiydi. Söylediğine göre sesi kısılmış ve konsere gelmeden önce serum yemiş. "En kötü halinle bile süpersin" dedim içimden. Son albümleri olan "Rise of the Alchemist" üzerinden çaldılar ağırlıklı olarak. Kendi isimlerini taşıyan "Saints'n'Sinners" şarkısı da benim en sevdiğim şarkılarından biridir. Onu da es geçmediler tabii ki. Hem Accept öncesi kulak paslarımızı temizlediler, hem de huzur ve enerji dolu bir müzik keyfi yaşattıkları için kendilerine teşekkür ederim.
Ve sırada Alman Panzeri "Accept" müthiş ışıklandırmalar eşliğinde sahneye geliyordu. Adrenalin herkeste üst seviyedeydi. Dile kolay, 1976'dan beri bu bayrağı halen, eleman değişikliklerine rağmen elinde tutan bir efsaneyi izleyecektik. Son albümleri olan "Humanoid"'den "The Reckoning" ile giriş yaptılar. Sahnedeki enerjileri üst seviyedeydi ve izleyiciyi oldukça tatmin etti. Son albümle aynı adı taşıyan şarkı ile devam ettiler. "Restless and Wild" çaldığında tüylerim diken diken oldu. "Balls To The Wall" efsanesindeki "London Leatherboys" gibi enfes bir klasik daha çaldılar arkasından. "Straight Up Jack", son albümdeki en güzel şarkılarından biri ile devam ederken, Wolf Hoffmann'ın hala o yaşına rağmen muazzam enerjisi gözüme çarptı. "Midnight Mover"'ı Udo'dan dinlemekten daha keyif alsam da, Mark Tornillo çok güzel yorumladı. "Dying Breed", "Zombie Apocalypse", "The Abyss" gibi Mark Tornillo döneminden besteler çalındıktan sonra üstüne Alman power metalinin gelişmesini sağlayan "Breaker"'ı çalmaları, ortamın enerjisini tekrar yükseltti. Klasik Accept sounduna en yakın şarkılardan biri olan "Southside of Hell" ile devam ettiler. Bu beste bence albümün en klas, en iyi şarkısı. "Demon's Night / Starlight / Losers and Winners / Flash Rockin' Man" medleyi ile devam ettiler. O güzel tatlı melodileriyle "Shadow Soldiers" vardı sırada. Bir dönemler sürekli dinlemekten bıkmadığım "Princess of the Dawn" efsanesi üstüne "Fast as a Shark" gibi klasik gelince heyecanla içimdeki gençlik dönemlerime geri döndüm. "Fast As A Shark" çalarken seyirciler arasında elden ele gezen oyuncak köpekbalığı enstantanesi oldukça keyifli anlar yaşattı. Metal müzik tarihinin en önemli albümlerinden ve bestelerinden biri kabul edilen, introsuyla ve melodileriyle herkesi büyüleyen başyapıt vardı sırada: "Metal Heart". Mark, gerçekten bu efsanenin hakkını vererek seslendirdi. Alman power metalinin en iyi gitaristlerinden Uwe Lulis'i sahnede görmek de apayrı bir heyecan yaratmıştı. "Teutonic Terror" ve "Pandemic" ile devam eden Accept, bis için sahneden ayrıldıktan sonra eski klasiklerini çalarak devam etti. "Balls to the Wall" gibi en taş, en kral bestenin ardından meşhur "I'm a Rebel" şarkısını çalarak konseri tamamladılar. Toplam 20 şarkı çalınan, 1 saat 50 dakika süren bir konserdi.
Accept kendi ses ve ışıkçıları ile çalıştığı için son dönemlerde izlediğim açık hava konserleri içerisinde ses açısından dinlerken en keyif aldığım konserdi diyebilirim. Konser boyunca ve sonrasında çok enerjik hissettim, eski şarkıları tekrar dinleyince bir yandan mutlu olup bir yandan hüzünlendim. Sonuçta oldukça keyif aldım ve konserden gerçekten mutlu ayrıldım. Accept'in sahne enerjisi ve tutku dolu seyirci inanılmaz bir kimya, inanılmaz bir etkileşim yarattı KüçükÇiftlik Park'ta. Organizasyonu düzenleyen herkese teşekkür ederim. Long Live German Heavy Metal...